Her
baharın yeşilliğinde sararmış bir güz vardır. Yaşlılığın içinde gençlik,
gençliğin içinde cıvıldaşan bir çocuk vardır. Her başlangıçta bir son, her
sonda bir başlangıç vardır. Gözyaşında mutluluk, mutluluktaysa hüzün vardır.
Doğru kararlarda tecrübe, tecrübedeyse yanlış kararlar vardır. Savaşın içinde
barış, barışın içinde ihtiraslı bir savaş vardır. Her günde eksilen bir ömür
vardır. Gariptir aslında ama hayatın içinde ölüm, ölümün kendisindeyse hayat
vardır. Belki de bu yüzden içimizde hala bir umut vardır.
baharın yeşilliğinde sararmış bir güz vardır. Yaşlılığın içinde gençlik,
gençliğin içinde cıvıldaşan bir çocuk vardır. Her başlangıçta bir son, her
sonda bir başlangıç vardır. Gözyaşında mutluluk, mutluluktaysa hüzün vardır.
Doğru kararlarda tecrübe, tecrübedeyse yanlış kararlar vardır. Savaşın içinde
barış, barışın içinde ihtiraslı bir savaş vardır. Her günde eksilen bir ömür
vardır. Gariptir aslında ama hayatın içinde ölüm, ölümün kendisindeyse hayat
vardır. Belki de bu yüzden içimizde hala bir umut vardır.
Hayat,
başlı başına zıtlıklar üzerine inşa edilmiş bir düzen aslında. Ve biz buna
diyalektik diyoruz. Etrafınıza baktığınız zaman bunun en somut örneklerini
göreceksiniz. Saat gece 00.00’ı vurduğunda bir gün yitip giderken yepyeni bir
gün başlıyor. Her gün yüzlerce insan ölürken, yüzlercesi dünyaya gözlerini
açıyor. Tek bir hamlede kazananlar kadar kaybedenler oluyor. En çok kızdığımız
ya da nefret ettiklerimize içten içe derin sevgiler besliyoruz mesela.
Zayıflıklarımız gücümüzü simgeliyor. Yitirdiklerimiz kadar kazandıklarımız
oluyor. Hayat bizi, biz hayatı bu denli yaşarken kaçırdığımız sadece zaman
oluyor. Biraz materyalist yaklaşacak olursak aslında hayat sizsiniz. Çünkü
gözünüzü yumduğunuz anda her şey kararmaya ve yok olmaya başlayacak. Hayat
sizle başlayıp sizle bitecek aslında. Uzun belki de kısa bir yolculuk
yapacaksınız. O yolu anlamlı kılacak olan sizsiniz. Ve tabi ki gerçek bir yol arkadaşı…
Sevmekten, güvenmekten, dost edinmekten, kaybetmekten, hata yapmaktan,
ağlamaktan kısacası yaşamaktan korkmayın!
başlı başına zıtlıklar üzerine inşa edilmiş bir düzen aslında. Ve biz buna
diyalektik diyoruz. Etrafınıza baktığınız zaman bunun en somut örneklerini
göreceksiniz. Saat gece 00.00’ı vurduğunda bir gün yitip giderken yepyeni bir
gün başlıyor. Her gün yüzlerce insan ölürken, yüzlercesi dünyaya gözlerini
açıyor. Tek bir hamlede kazananlar kadar kaybedenler oluyor. En çok kızdığımız
ya da nefret ettiklerimize içten içe derin sevgiler besliyoruz mesela.
Zayıflıklarımız gücümüzü simgeliyor. Yitirdiklerimiz kadar kazandıklarımız
oluyor. Hayat bizi, biz hayatı bu denli yaşarken kaçırdığımız sadece zaman
oluyor. Biraz materyalist yaklaşacak olursak aslında hayat sizsiniz. Çünkü
gözünüzü yumduğunuz anda her şey kararmaya ve yok olmaya başlayacak. Hayat
sizle başlayıp sizle bitecek aslında. Uzun belki de kısa bir yolculuk
yapacaksınız. O yolu anlamlı kılacak olan sizsiniz. Ve tabi ki gerçek bir yol arkadaşı…
Sevmekten, güvenmekten, dost edinmekten, kaybetmekten, hata yapmaktan,
ağlamaktan kısacası yaşamaktan korkmayın!
Çok değerli bir ismin çok anlamlı bir
ifadesi vardı. ” Rehber, ardındakileri hiç görmez. Ardındakiler de rehberin yüzünü.. O yüzden ne rehber olun ne de rehberin ardında giden. Yol arkadaşı biriktirin çokça.” Hepinize sağlıklı günler ve bolca yol arkadaşı diliyorum..
ifadesi vardı. ” Rehber, ardındakileri hiç görmez. Ardındakiler de rehberin yüzünü.. O yüzden ne rehber olun ne de rehberin ardında giden. Yol arkadaşı biriktirin çokça.” Hepinize sağlıklı günler ve bolca yol arkadaşı diliyorum..
Bir hayat yaşamak isterim
Sonunda umut olsun
Yok, olmaya mahkûmsa da her şey
Yaşarken bir mührüm olsun.