Dünyanın en iyi anaokulu olarak kabul edilen Tokyo dışındaki Fuji Anaokulu’nda çocuklar kelimenin tam anlamıyla büyülü bir ortamda eğitim görüyor. Tezuka Mimarlık tarafından tasarlanan binanın oval çatısı çocuklar için sonsuz bir oyun alanı oluştururken ağaçlar doğrudan sınıfların içine doğru büyüyor.
Çocukların çocukluklarını yaşayabilecekleri bir bina nasıl tasarlanır? Takaharu Tezuka, “Bir çocuk gibi düşünerek” diyor. Ona, şimdi on iki ve dokuz yaşlarında olan, “artık vücudumun bir parçası” dediği kızı ve oğlu ilham vermiş. Çocukları büyürken onların alışkanlıkları ve istekleri, kendi alışkanlıkları ve istekleri halini almış. Böylece okulu, karısı Yui ile tasarlarken bu alışkanlık ve isteklere kulak vermiş. Şimdi bu okulu, yani Baba ve Anne Tezukalar’ın çocuk merkezli tasarım anlayışını keşfedelim.
Onların ağzından dinleyelim.
Çocukların sonsuzca koşabildiği oyun alanı
“Okulu bir tür sonsuz çevrim gibi, daire şeklinde tasarladık. İşe tamamen önyargısız bir şekilde başlamıştık. Diğer anaokullarının tasarımlarını incelemek, arabanın dikiz aynasından bakmak gibiydi: Çok yakından baksanız bile ön taraftaki hiçbir şeyi göremiyorsunuz.”
Çocuklar sınıfa kayarak girebiliyor
“Çatıdan aşağı inen merdivenlerin hemen dibine ufak bir toprak tepesi koymuştuk, bu aslında basamak sayısını azaltmaya yarıyordu. Ama sonra çocuklar çamurdan kaplar yapmak için toprak tepesinden toprak almaya başladılar. Altı yüz çocuk bu şekilde azar azar toprak taşıdıkça tepe ortadan kaybolmaya başladı! Okul, inşaat firmasından yeniden bir toprak tepe istedi. (Zaman içinde toprak sertleştikçe çocuklar eve toprak taşımaktan vazgeçtiler.) Kaydırağı görüyor musunuz? Çocukların kaymayı sevdiğini biliyorum ama tasarıma eklemek konusunda emin değildim, çünkü bu çocuklara neyi yapıp neyi yapmamaları gerektiğini söylemek olur. Oysa araçlar olmazsa çocuklar oyunlarını kendileri düşünüp yaratırlar. Sonunda kaydırağı eklemeye karar verdik; bir yangın merdiveni gerekiyordu.”
Güvenlik tatbikatları bile çok sevimli
“Dünyadaki depremlerin yüzde onu Japonya’da oluyor, bu yüzden çocuklar bu tatbikatları yapıyorlar. Başlarına düşebilecek bir şeyden korunmak için hemen masalarının altında duran başlıklarını alıp giyiyorlar. Bu çok Japonlara özgü bir şey.”
Hayvanların hareketlerini canlandırmaları teşvik ediliyor
“Japonya’daki inşaat yönetmeliğine göre parmaklıklardaki çubukların arasında, çocukların kafalarını sıkıştırmamaları için on santimetre bulunması gerekiyor. Ancak bu durumda yine de bacaklarını çubukların arasından sallandırabilirler. Çocuklar buna bayılırlar zaten. Şempanzeler de aynı şeyi yapar, bu içgüdü gibi bir şeydir. Çocuklar bunu çok tatlı bir şekilde yapıyorlar.”
Her şey oyuncak olabilir
“Binayı, arazide bulunan ağaçların çevresine inşa etmek zorundaydık. Bu hiç kolay olmadı. En az ağaçların kendileri kadar uzun olan kökleri kesemezdik. Çocukların, ağaçların etrafındaki deliklere düşmemeleri için ağaçların çevresine güvenlik ağları yerleştirdik. Ama çocukları biliyorum ve bu ağlarla oynamaya bayıldılar. Çocuklar ne zaman bir hamak görseler, atlayıp sallanmak isterler. Bu da benim için çocuklara başka bir oyun şekli sunmak için bahane yarattı.”
Tavandaki pencerelerden ce-ee oynamak
“Çocuklar çatıdaki pencerelerden aşağı bakmaya bayılıyorlar. ‘Arkadaşım nerede?’ ‘Aşağıdaki sınıfta neler oluyor?’ Aşağı baktığınızda da mutlaka yukarı bakan bir çocuk görüyorsunuz. Bu eğlenceli bir şey. Sınıflar arasında duvar da yok, böylece sınıfların gürültsü birbirine karışıyor, dışarının sesleri içeri giriyor. Gürültünün önemli olduğunu düşünüyouz. Çocukları sessiz bir yere koyduğunuzda pek çoğu gerçekten çok geriliyor.”
Bir oturma yeri bazen bir tren olur
“Fuji’deki öğretmenler ve öğrenciler her ay sınıftaki eşyaların yerini değiştirirler. Bu küçük oğlanla kızın hesapta yeni düzenlemeye yardım etmeleri gerekiyor ama pek ellerinden bir iş çıkacakmış gibi görünmüyor! Bunun yerine trencilik oynamaya karar vermişler. Okulda, kiri olarak bilinen hafif ahşap bir malzemeden yapılmış bu kutulardan altı yüz tane var. Malzeme çok hafif olduğu için, çocuklar kutuların köşesine kafalarını çarpsalar bile bir şey olmaz.”
Çeşme başı sohbetleri
“Bugünlerde Japon çocuklar sadece bilgisayar üzerinden konuşuyorlar. Bundan nefret ediyorum. Her sınıfa bir çeşme koyarsak, çocukların birbirleriyle konuşmalarına bir vesile yaratmış oluruz diye düşündüm. Japonca’da, ‘ido bata kaigi’ diye bir ifade vardır; ‘kuyu başında sohbet etmek’ anlamına gelir. Kadınlar eskiden su almak için kuyuya gittiklerinde görüşür, konuşurlarmış. Çocukların da aynısını yapmasını istedim.”
Çocuklar sınıflarına bir ağaca tırmanarak da gidebilirler
“2011 yıılnda okula iki sınıfla biraz oyun alanı daha ekledik. Eklediğimiz bu yeni yere ‘Ağacın Çevresindeki Halka’ diyoruz. Ağacın binadan daha önemli olduğunu düşündüğüm için binayı mümkün olduğunca hafif tutmaya gayret ettim. Bu okulda çocuklar ağaca tırmanmaya heveslendiriliyorlar. Eğer bir çocuk yeterince güçlüyse, basamakları kullanmadan en üst dallara tırmanabilir. Diğer okullarda buna izin verilmiyor olabilir ama bu okuldaki temel ilke, çocukların kendi sınırlarını bilmelerine dayanıyor. Durmaları gerektiğinde duruyorlar.”