Rivayet edilir ki çok eski zamanlarda Acem’den Rum’a yer ve gök bütün ilimlere vakıf, ilimde dengi bulunmayan bir bilge kişi gelir.
Bilge kişi ilmi ve yaşayışı ile zaman içinde Rum’un hükümdarı Kayser’in sevgisini kazanır. Bir gün Kayser o bilge kişiye ülkesinde bir cambazın yüksekçe bir yere kurduğu ip üzerinde tek ayak üzerinde yürüdüğünü, farklı hareketler sergilediğini anlatıp bunun hikmetinin ne olduğunu sorar.
Bilge, bunun hikmetini söyleyebilmek için cambazın yaptıklarını görmesi gerektiğini söyler.
Bunun üzerine o cambaz getirilir ve yaptığı oyunlar seyredilir. Sonrasında bilge, bunun hikmetini çözdüğünü söyler.
VE Bilge kişi Kayser’den halka cambaza bakmayı yasaklamasını ister. Kayser bu söz üzerine halka cambaza bakmayı yasaklar bu yasaktan kısa bir süre sonra cambaz ipten düşerek orada ölür.
Kayser, bilge kişiye bunun hikmeti sorar.
Bilge, hikmetin halkta olduğunu, ipteki cambazı seyrederken ona dua eden halk sebebiyle cambazın o hareketleri yapabildiğini, dua eden olmayınca cambazın ipten düşerek öldüğünü anlatır.
Taşlıcalı Yahyâ kıssayı şöyle tamamlar “Günahkâr kimselerin hâli de bunun gibidir. Zulümleri sebebiyle kalplerde nefrete sebep olurlar ve evliyaların onlara olan duaları kesilince tıpkı cambazın ipten düştüğü gibi günahkârlar da bulundukları yüksek makamlardan düşerler.” Kaynak:Taşlıcalı Yahyâ: Kitâb-ı Usûl