Uluslararası piyasalara girişte uygulanabilecek en büyük yöntem, doğrudan yatırım ile yatırım üretim ya veya montaj faaliyetinin belirlenen piyasada gerçekleştirilmesidir. İşletmeler söz konusu yöntemi mevcut risklerini azaltmak üzere uygulayabilirler. Yurtdışına doğrudan yatırım (foreign direct investment), özellikle düşük işgücü ve lojistik maliyetlerine sahip, yatırımın uzun süreli olarak teşvik edildiği ülkelerde önemli rekabet avantajı sağlamaktadır.
Bu yöntem ile diğer tüm iş modellerinden farklı olarak işletme tek başına yatırımını kontrol edebilir. Ayrıca doğrudan yabancı yatırımlar özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından portföy yatırımlarından farklı olarak istihdam, teknoloji, ihracat ve buna bağlı olarak döviz kazandırma olanakları sunar. Ancak doğrudan yatırım yapılan ülkede gerçekleşen devalüasyon, enflasyon vb. finansal problemler, işletmeye kârlılık konusunda dezavantaj sağlayabilir (Kotler ve Armstrong, 2017).